Bursa
Bursa, namı diğer ”Yeşil Bursa”. Tarihi, ev sahipliği yaptığı medeniyetleri ve dillere destan yeşilliğiyle huzurun adresi olan Bursa hakkında kısa ve öz bilgi:
1.M.S. 325 yılında, İznik'te Hristiyanlığın ilk konsülü toplandı. Bu konsülde Hristiyan dünyasının ilk amentüsü belirlendi.
Birinci İznik Konsülü, MS 325 yılında
İmparator Konstantin tarafından Roma İmparatorluğu'nda resmi din olacak
Hristiyanlığın içerisinde tartışılan bazı konuları netleştirmek amacı ile
toplanmıştır.
İznik Konsülü'nün ana
konusu İsa'nın gerçek Tanrı olup olmaması idi. Konsülün konuştuğu başka
konulardan bazıları şunlardı: Paskalya (Diriliş) Bayramı'nın tarihi, Roma ve
İskenderiye Patriklerinin özel yetkileri, piskoposların atanmasıyla ilgili bazı
prosedürler vs. İncil'in içeriği bu konsülün konusu değildi.
2. Uludağ, 9. yüzyılda 120 kilisesiyle ilk keşişler dağı olmuştur.
Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (MÖ
490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, "Olympos"
olarak geçer ve Olympos'ta Lydia kralı Kroisos'un oğlu Atys'in yaşadığı
trajediyi anlatır. Roma İmparatorluğu'nda resmi din Hristiyanlık olduktan sonra
Uludağ'da 3. yüzyıldan sonra keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya
başlanmış ve manastırlar 9. yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkmıştır.
Orhan
Gazi Bursa'yı uzun bir kuşatmadan sonra
teslim almış ve Türkler dağa "Keşiş Dağı" ismini vermişlerdir.
3. Keşiş Dağı, 1925 yılında Osman Şevki Bey’in önerisi ile "Uludağ" adını almıştır.
1925 yılında cumhuriyet tarihinin ilk tırmanışını gerçekleştirerek zirvesine çıktığı Uludağ'ın isim babasıdır. Türkiye'de tıp tarihi ile ilgili yazı yazan ilk kişidir. 120'den fazla Türk musikisi eseri bestelemiş bir sanatçıdır ve 'Genç Osman Türküsü' nü derlemiştir. 5., 6. ve 7. dönemTBMMmilletvekilidir.
4.Osmanlı'nın ilk yapısı olan Balabanbey kalesi Bursa'dadır.
Bursa’da 1307 yılında Osman Gazi tarafından yaptırılmış
olan ve Osmanlı’nın Bursa’da yaptırdığı ilk eser olarak bilinen tarihi kaledir.
Kale adını Osman Bey’in ünlü komutanlarından birisi olan Balaban Bey’den alır.
1307 yılında başlayan
Bursa kuşatması çok uzun sürüp şehir alınamayınca Osman Bey’in emri ile Balaban
Bey ve Gazi Akdemir kaleleri kurulmuş ve inşasından kısa bir süre sonra
Bursa’nın fethi gerçekleşmiştir.
5. Türkiye'de ve Türk tarihinde ilk kez insanların toplu olarak şehirler arası yolcu taşımacılığı 1926 yılında Bursa'da başlamıştır.
Kamil Koç, 1926 yılında bir Mercedes araba alarak, Bursa - Bilecik / Karaköy arasında şehirler arası yolcu taşımacılığı işine başladı.
6. Bugünkü plaza tipi alışveriş merkezlerinin temelini oluşturan ilk katlı çarşı Balibey Han Bursa'dadır.
Osmanlı’nın
ilk üç katlı hanı olma özelliğini de taşıyan toplamda 64 odası bulunan ve büyük
bir bölümü günümüze kadar ulaşan Balibey Han, 15. yüzyılda önemli devlet
adamlarından Niğbolu Sancak Beyi olan Hamza Bey’in oğlu Bali Bey tarafındanBursa’da yaptırılmıştır.
Belediye tarafından
kapsamlı bir restorasyon çalışmasından geçirilen Balibey Han, 2008 yılının mart
ayında şehre kazandırılmıştır.
7. Türkiye'nin ilk modern organize sanayi bölgesi 6 Kasım 1966 yılında Bursa'da kurulmuştur.
1961 yılında, bir müşavirlik firması, "Devlet Planlama Teşkilatı" adına, uygun bir sanayi alanı bulmak için Türkiye'nin her tarafında bir araştırma yapmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, Bursa'nın bu tür bir proje için Türkiye'deki en uygun şehir olduğuna karar verilmiş. Bursa Organize Sanayi Bölgesi, türünün gerçekleştirilen ilk örneğidir.
Ayrıca Osmanlı dönemi
Bursa'sında da Cilimboz Deresi ile Gökdere kenarında Osmanlı'da bilinen ilk
sanayi amaçlı yapılaşmış mahalleler oluşmuştur.
8. Osmanlı’da "atıcılık” ve "binicilik” sporlarının yapıldığı yer olarak tarihe geçen ilk spor alanı ise yine o tarihlerden kalan ismiyle Bursa’daki Atıcılar mahallesidir.
9. Osmanlı'nın ilk üniversitesi olan Orhaniye Medreseleri İznik'te kurulmuştur.
İznik'te bulunan Orhaniye Medreseleri 1331 yılında Orhangazi tarafından kurdurulmuş ve din dersleri dışında modern tıp, matematik, coğrafya, felsefe, fen bilimleri, astronomi, mühendislik eğitimleri verilmiştir. Diğer medreselerden en büyük farkı ise Dar'ül Fünûn (İstanbul Üniversitesi) kuruluncaya kadar branşlaşmış eğitim veren, ilk kurulduğu zamanki amacından sapmadan özerklik, kadro yapısı ve ders programları ile bugünkü üniversiteler gibi çalışan ilk yüksek eğitim kurumudur. Manastırdan çevrildiği için Manastır Medresesi olarak da bilinir.
10. Türkiye'nin üçüncü ve ilk sivil cumhurbaşkanı seçilen Celal Bayar Bursa doğumludur.
Gemlik'in Umurbey mahallesinde doğmuş olup,
burada anıt mezarı bulunmaktadır. Kurtuluş Savaşı sırasında Galip Hoca takma
adı ile çalışmalarda bulunmuştur.
Çağdaş
Türkiye'nin siyasi yaşamının çeşitli dönemlerinde önemli roller oynamış olan
Bayar, 1950 tarihinde toplanan TBMM tarafından
66 olumsuz oya karşı 387 oy ile Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü ve asker
kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştır.
11. Dünyadaki ilk çarşılı
köprü 1442'de Bursa'da yaptırılan Irgandı Köprüsü'dür.
Irgandı Köprüsü, 1442 yılında Irgandılı Ali’nin oğlu Hacı Muslihiddin tarafından inşa edildi. Zanaatkarların geleneksel el sanatlarını icra ettiği Irgandı Köprüsü'ne benzer dünyada üç çarşılı köprü daha vardır. Bunlar Bulgaristan'ın Lofça kentinde Osma Köprüsü, İtalya'nın Floransa kentinde Ponte Vecchio Köprüsü ve Venedik kentinde Rialto Köprüsü'dür.
12. Ülkemizde en uzun soluklu devam eden kültür ve sanat festivali 1962 yılından itibaren gerçekleştirilen Bursa Festivali’dir.
Bursa Festivali ilk defa Bursa Turizm ve Tanıtma Derneği’nin girişimiyle 7 Eylül
1962 de düzenlendi. İlk adı Bursa Festivali ve Atçılık Bayramı, ilk misafir
topluluğu ise İsrailoldu.
13. Atatürk'ün 1925'teki dördüncü Bursa gezisi sırasında tanıyarak evlat edindiği Sabiha Gökçen 22 Mart 1913 Bursa doğumludur.
14. Sabiha Gökçen, ilk Türk kadın pilotu ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu olarak eğitimini tamamladıktan sonra çıktığı bir Balkan turunun ardından uçağıyla ilk Bursa'ya gelmiştir.
Atatürk,
Türk gençlerini havacılığa özendirmeye verdiği önem dolayısıyla, Gökçen'iBursa'daki Atıcılar meydanına inişinde bizzat
karşılamıştı.
15. İriliği ve lezzetiyle bilinen Napolyon kirazı Bursa'dan yayıldı.
Aslında
Napolyon değil Apolyont kirazı olarak söylenmesi gereken meyvedir. Bu
iri ve lezzetli kirazlar eski adı Apollion veya Apolyont olan Uluabat Gölü'nün
çevresinde yetiştirildiğinden dolayı "Apolyon" ismiyle tanınmasını
sağlamıştır. Zamanla bu isim duyum ve söylenişindeki yanlışlar ile günümüzde
herkesin tanıdığı Fransız devlet adamı Napolyon'un ismine
evrilmiştir.
16. Eğlenceleriyle ünlü Arap Şükrü Sokağı'nda her 5 metrede bir üzerilerinde Bursalı ünlü sanatçıların adlarının yazılı olduğu plakalar yerleştirilmiştir.
Resmi adı Sakarya Caddesi olan Arap Şükrü Sokağı bu adını Bursa’da bir meyhane kültürü oluşmasına katkıda bulunan, 1960'da hayatını kaybeden iş adamı Şükrü Değişmez’den alır. Şükrü Değişmez, Arap lakabını ise dedesinin Yemen’de bir Arap kızı ile evlenmesi nedeniyle almıştır.
17. Ülkemizdeki ilk kadın grevi Bursa'da yapıldı.
Bursa, erkeklerle eşit çalışma hakları için ilk kadın
ayaklanmalarına tanıktır. Öyle ki bu hak arayışları 18. yüzyılda yaşamış
Bursalı halk şairi Kul Halil’in dizelerine de yansır:
"Yine neffir-i amm oldu uzun saçlılar
Arkası feraceli koynu taşlılar
Yüzleri yaşmaklı, yaprak başlılar
Vurun aslanlarım erlik sizdedir.
-----
Hatt-ı şerif geldi Sultan Selim'den,
Hiç mi bilmez Bursalı'nın halinden
Hemen dua size Âşık Halil'den
Vurun Aslanlarım dayılık sizdedir."
Yirminci yüzyılın ilk on yılında ise
kadınların çalıştığı tütün ve dokuma işkollarında grevler yaygındı. Çalışma
koşullarının kötülüğü ve ücret azlığı özellikle ipek fabrikalarının pek çok
bölümünde çalışan genç kızların sağlıklarını kaybetmelerine yol açmaktaydı.
Refik
Halit (Karay)'in 1909'da yayımlanan Hakk-ı Sükût (Sus Payı) adlı öyküsünde de
Bursa’nın ipek fabrikalarındaki çalışma koşulları ve kadın işçilerin durumu
çizilir. Aynı tarihlerde de ülkemizin ilk kadın grevi Bursa’da ipekte çalışan kadınlar tarafından
gerçekleştirilir. Bursa; kadınların dokunduğu, değiştirdiği bir kent olarak
tarihe geçer.
18. Türkiye’deki ilk okul bağışı Bursa’da Şerif Artış tarafından yapılmıştır.
Genç yaşta babasını kaybeden Şerif Artış, zamanın şartları nedeniyle okula hiç gidememiştir. Bir müddet ayakkabıcı ve kahveci çırağı olarak çalışır.Daha sonra cesaret ve azmi ile evinin altında dokuma tezgahı kurup keyfiye dokuyarak tekstil piyasasına girer.İşlerinin iyi gitmesi ve azmi sayesinde ekonomik durumu iyi olan Şerif Artış okuyamadığı için daima üzgündür. İnsanların, okuyup ilim öğrenmeleri, cahil kalmamaları ve ülke için faydalı olabilmeleri amacıyla okul yaptırmak ister.Bu isteğini 1956 yılında gerçekleştirir.
19.Dünyadaki ilk hayvan hastanesi 19. yüzyılda Bursa'da kurulmuştur.
Dünyada bir benzeri daha olmadığı belirtilen
ve Türk halkının hayvanlara verdiği önemin bir göstergesi olan
Gurabahane-i Laklakan, dünyanın ilk hayvan hastanesidir. Düşkün Leylekler Evi
anlamına gelen hastanede başta leylekler olup her türden göçmen kuşun tedavisi
üstlenilmiştir.
Gurabahane-i
Laklakan, Osmangazi Belediyesi ve Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği'nin (BUFSAD) girişimleriyle
geçtiğimiz yıllarda yeniden faaliyete geçti.
20. Cumhuriyet neslinin
ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar; "Bursa'da Zaman"
şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir.
BURSA'DA ZAMAN
Bursa'da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdıyan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarîlerin en ilâhisi.
Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı hikâyesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
Nakleder yâdını gelen geçene.
Bu hayâle uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller
Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şakırtılarından
Billûr bir âvize Bursa'da zaman.
Yeşil türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk bir musikî gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kur'an sesini.
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.
İsterdim bu eski yerde seninle
Başbaşa uyumak son uykumuzu,
Bu hayâl içinde... Ve ufkumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevî âhenk..
Bir ilâh uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette,
Belki de rüyâsı bu cetlerin,
Beyaz bahçesinde su seslerinin.
*Onedio.com'dan iktibas edilmiştir.
KOZA HAN
Bursa'da Ulu Cami ile Orhan Cami arasında bulunan Koza Han 1491'de II. Bayezid tarafından mimar Abdül ula bin Pulat Şah'a İstanbul'daki eserlerine vakıf olarak yapılmıştır.
Koza Han eskiden ipek böceği kozalarının satışının yapıldığı bir yerdi. Kozalardan elde edilen ipek kumaşlar Bursa'nın tekstil merkezi olmasında ilk rolü oynamıştır. Bursa ve çevresinde yaşayan kendilerini Manavlar olarak ifade eden yaklaşık 1000 yıldır bu topraklarda yaşayan Türkler İpek Böceği üreticiliğini yüzyıllardır yapmaktadırlar. Ortaasya'dan gelen bu gelenek burada da sürdürülmüştür. Son yıllarda sentetik (petrol ürünlerinden elde edilen) iplik ve kumaşlar yüzünden ipekböceği üreticiliği çok azalmıştır. Ancak atalarımızdan gelen bu önemli meslek ile üretilen ipek kumaşlar marka olmak isteyen moda sanayi için vazgeçilmemesi gereken materyallerdir.
Koza Hanın içinde geniş, dikdörtgen bir avlunun çevresinde iki katlı olan han 95 odalıdır, tam ortasında küçük bir mescidin altında bir şadırvan vardır.
Hanın doğusunda ahır ve depoların bulunduğu Dış Kozahan denilen ikinci bir avlulu bölüm vardır. Uzunçarşı’ya mavi çinilerle süslü bir taçkapı ile açılır.
Eski zamanlarda değişen adları; Ceddid-i Evvel, Şimşek Hanı, Beylik Kervansarayı, Beylik Hanı, Cedid-i Amire ve Yeni Kervansaray'dır.
Koza Han halen Bursa ekonomisine ipekçilik alanında katkılarını sürdürmektedir. Üst katında ipek mamüllerini satan dükkânların yanı sıra alt katta da modern kafeteryalar mevcuttur.
***Wikipedi'den iktibas edilmiştir.